Ana içeriğe atla

KİTAP ANALİZİ: İNSAN OLMAK


İNSAN OLMAK


Kitabı Tanıtan Yazar: Betül Sertkaya

Kitabın Adı: İnsan Olmak

Yazar: Engin Geçtan

Yayınevi: Metis Yayıncılık

Sayfa Sayısı: 180

Fiyat: 14.80 TL



“Dünya’da iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.”






Kitabın yazarı Geçtan, 1932 İzmir doğumlu bir psikoterapist, psikiyatrist ve yazardır. 1956'da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra uzmanlık eğitimi için ABD'ye gidip New York ve Columbia Üniversitelerinde öğrenim gördü. Ankara ve İstanbul’daki dört önemli üniversitede öğretim üyeliği yaptı: ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi.



Genellikle alanından olsa gerek psikoloji konusu üzerine kitaplar yayımlamıştır. Varoluş ve Psikiyatri, Hayat, Kırmızı Kitap ve Dersaadet’te Dans önemli kitaplarıdır.

engin geçtan



1982 yılları başında, Ankara’da yaşadığı zamanlarda İstanbul’dan gelen bir misafirinin “Lütfen bizler için de yazın.” demesi Geçtan’ın üzerinde o an fark edememiş olduğu bir iz bırakmıştır. Daha sonra tatil esnasındayken bir anda İstanbul’dan gelen bu misafiri gelmiştir aklına ve böylelikle İnsan Olmak başlığıyla kitabını bir çırpıda yazmıştır.



Kitap Önsöz ve Epilog bölümleriyle toplam 14 bölümdür. Birey ve Toplum, Kaygı, Yalnızlık, Sorumluluktan Kaçış, Yaşam ve Ölüm gibi önemli bölümlerden oluşan kitap her bölümünde belirli bir amacı taşıyor. Bölüm sonlarında bölümün yazılış amacı, çıkarabileceğimiz dersler ve daha sonraki bölümde nelerle karşılaşacağımızı ufak ufak belli ediyor.


insan olmak




Kitabı okurken yer yer kendimizi ya sınıfta ya da Geçtan’ın danışanı olarak koltuğunda uzanmış bir vaziyette hissediyoruz. Öyle bir devam ediyor ki kitap sanki hayatımızdaki tüm olaylar, insanlar hepsi birer film şeridi gibi geçiyor gözümüzün önünden.



Birey ve Toplum ilişkisinden başlayarak insanın geçirdiği ve geçireceği evreleri tek tek ince ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor Geçtan. İhtiyaçlarımız doğrultusunda çevremizle sürekli etkileşim halindeyiz bir yönden yaşamak bunu gerektiriyor. Şu zamana kadar edindiğimiz arkadaşlıklar, bulunduğumuz gruplar veya ortamlar aslında birçoğu bizi yansıtıyor. Kendimiz ile yaşadığımız güven, mutluluk, veya değer duyguları bizi ve çevremizdeki insanları açığa çıkarıyor.



“İyi insan çevresine olduğu kadar kendisini de iyi olan kişidir.”



Ana ve Babamızın bizi yetiştirirken aslında farkında olmadığı bilinçaltı ürünleri gibi büyüyoruz. Kaygılı bir anne ya da kendi isteklerini yerine getiremediği için çocuğunu daha boşlayan bir baba veya aslında yalnız kalmaktan korktuğu için sürekli çocuğunu yanından ayırmayan bir ebeveyn.. Bunlar sizlere tanıdık geliyor mu? Böylesi ebeveynler tarafından büyütülen çocuklar acaba ilerde nasıl bir kişiliğe bürünüyorlar?



Bir insanın çocukluk dönemindeki olumsuz yaşantılarının yetişkin dönemine yansımaları arasında, insanlarla birlikteyken yaşanan genel bir korku, önyargılardan kaynaklanan sürekli bir kızgınlığın birikimi sonucu oluşan düşmanca eğilimler, bu eğilimlere eşlik eden suçluluk ve değersizlik duyguları ve günlük yaşamın olağan sorunlarına ilişkin yaşanan sonu gelmez kaygılar sayılabilir. Aslında tüm bu duygular neden-sonuç yönünden iç içe geçmiş olgulardır.



İnsan ilişkilerinde çevremizde bazen sinirlerimizi bozan sürekli tedirgin veya sürekli mutlu ya da bazı olaylardan bir şeyler çıkarmaya çalışan veya istekleri doğrultusunda tatmin olamamış insanlarla birlikte yaşıyoruz, çalışıyoruz veya ilişki kuruyoruz. Kitabı okurken bulunduğunuz sosyal ortamlardaki arkadaşlarınız veya ailenizdeki bireyler sanki tek tek gözünüzün önüne geliyor davranışlarıyla. Bu insanlar neden böylesi tavırlar takındığını ve onlarla nasıl sağlıklı ilişkiler kurabileceğimizi öğreniyoruz bu kitapla.



Freud’un anal dönemi, Melanie Klein’ın nesne ilişkiler kuramı ile Jung’u, Adler’i, Fromm’u gibi birçok kuramı veya kuramcıyı isim verilmeden sade anlatımıyla okuyoruz adeta. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanlara öğüt niteliğindeki bir kitap. Başucu kitabım diye nitelendirdiğim bu kitapta, eğer siz de okurken altını çizme alışkanlığına sahipseniz beni çok iyi anlayacaksınız ki her cümlesinin altı çizilmeye değer mükemmellikte. Sade ve akıcı diliyle sıkılmadan okuyacağınıza garanti verebilirim. Keyifli okumalar dilerim J



Kendini gerçekleştirme, kendini yaşamayı göze alabilecek yürekliliği gösterebilmeyi ve kısırdöngülerden özgürleşebilmeyi tanımlar.”






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

the 100 2. SEZON İNCELEMESİ

        MERHABA ARKADAŞLAAAR        Bir önceki yayınımda yeni başladığım bir dizinin ilk sezonunun incelemesini yapmıştım. 2 gün gibi bir sürede de 2. sezonu (16 Bölüm)  bitirmiş bulunmaktayım. Bazı şeyleri öğrenme uğruna insanları denek olarak kullanır mısınız? Kendi bir grup halkınızı kurtarmak için 500 tane masum veya vahşi insanın canına kıyar mısınız?   Bir savaşta olduğunuzu düşünelim kalbinizle mi aklınızla mı hareket edersiniz? Güvendiğimiz insanlar güvenimizi kırarlar mı? Düşmanla ittifak kurmak ne kadar sağlıklı?          Bu soruları ve cevapları sık sık duyacağımız bir 2. sezona hazır olmalısınız...         1. sezonda ne olursa olsun öldürmeyen bir Ark halkı bir anda 2. sezonda cinayetlerin ortasına düşüyor resmen. Hiç beklemediğimiz insanlardan beklenmedik hareketlere şahit oluyoruz. Acaba bu kısmı biraz Game of Thrones'a benzetebilir miyiz? Yaşı küçük olmasına rağmen önder koltuğuna oturan bir Clarke . Her dediği yapılan

the 100 1. SEZON İNCELEMESİ

        MERHABA ARKADAŞLAR         Size yeni başladığım bir bilimkurgu-fantastik türünde bir diziden bahsedeceğim. The 100..         97 yıl önce Dünya'da yaşanan bir nükleer kıyamet bütün medeniyetleri çökertiyor, Dünyanın bir kısmını bitiriyor. Tek kurtulanlar 12 uluslar arası uzay istasyonunda yaşayan 400 kişi ama daha sonra bu 400 kişi 3 kuşak uzayda kalarak sayıları 4000'i buluyor. Ve hiç şaşırmayacağımız bir şeyle karşılaşıyoruz ki tabi ki o 4000 kişinin başkanı Amerika :) Buradaki insanların tek amacı hayatta kalmaktır ve burada idamla cezalandırılabilecek derecede kurallar vardır.         Konsey genç yaşlardan oluşan 100 tutukluyu Dünya'nın yaşanabilir bir yer olup olmadığını anlamak için Dünya'ya gönderir. Bu 100 kişiden sağlıktan anlayan Clarke(Eliza Taylor) , başkanın oğlu Wells(Eli Goree) , Astronot, tez canlı Finn(Thomas McDonall) ve kardeşler Bellamy(Bob Marley) ve Octavia(Maria Avgeropoulos). Ama Dünyada beklemedikleri olaylarla karşılaşırl

OLDBOY-İHTİYAR DELİKANLI FİLM ANALİZİ(IMDb 8.4/10)

Film sizi rahatsız edici bir boyutta olabilir? Nefret mi edeceksiniz? Yoksa sevecek misiniz? .. Oldboy, yönetmenliğini Park Chan-wook'un yaptığı; başrollerinde Min-Sik choi, Yoo Jie-tae ve Hye-jeong Kang’ın  mükemmel performans gösterdiği bir 2003 filmidir. Chan-woon kaliteli intikam senaryolarıyla dizili filmleriyle tanınmış ünlü bir yönetmendir. Aslında bu filmde 3'lü serisinden biridir ancak serideki filmlerinin birbirleriyle pek alakası yoktur, yani filmi izlerken ihtiyaç duyacağınız başka olaylar veya karakterler olmayacaktır. Quentin Tarantino yönetmen Chan Wook Park’ın çok büyük bir hayranı ve İhtiyar Delikanlı Tarantino’nun jüri başkanlığı yaptığı Cannes Film Festivali’nde Jüri özel ödülü olan Grand Prix’i aldı. Bu filmi yazmak için uzun zamandır düşünüyorum. O kadar yoğun kurgusu var ki size nasıl aktarayım diye derin düşüncelerin içerisindeyim. Tuttuğum notlar sayfa sayfa... Size içimdekileri tam anlamıyla ifade edebilecek miyim? Bol spoiler vermek zorunday