Ana içeriğe atla

ÖLMEDEN ÖNCE İZLEMENİZ GEREKEN 5 KÜLT FİLM (1)


Değişen aralıklarla paylaşmayı düşündüğüm, ilk olarak 5 tane seçtiğim kült filmleri önermek istiyorum size..


AMERIKAN HISTORY X EDWARD NORTON

1- Amerikan History X (Geçmişin Gölgesinde)
Başrolünde benim en beğendiğim hatta bütün filmlerini tekrar tekrar izlediğim bir oyuncu, Edrward Norton var. Tabi ki onu Brad Pitt'le paylaştığı Fight Club filminden hatırlamalısınız. İzlemediyseniz eğer o filmi hemen kendinizi bir yerden atabilirsiniz. O derece mükemmellikte tüm vücudunuza etki edecek psikolojik bir film. Başka bir yayınımda bahsetmem dileğiyle.. :)
Nazileri konu alan filmde Derek (Edward Norton) Nazi dövmesi taşıyan ve zencilere karşı olan Nazilik grubunun başkanı konumundadır. Babasının zamanında ölümü üzerine fikirleri sabitleşen Derek'in hapse girdikten sonra düşünceleri soru işaretleriyle dolmuş, daha sonra fikirlerini değiştirmiştir. Aile içinde yaşanan çatışmalar, ilişkisi, arkadaşlık ilişkileri derken su gibi geçecek mükemmellikte bir kült film.



A CLOCKWORK ORANGE

2- a Clockwork Orange (Otomatik Portokol)
Stanley Kubrick amcamızın yönettiği bu filmi bir başka yayınımda analizleri ile anlatacağımı şu köşeye not ederek devam edeyim.
A Clockwork Orange , “şiddet, suç ve ceza” kavramlarını, bir suçlunun devlet eliyle ıslah edilme biçimi ve bunun neticeleri üzerinden distopik bir gelecek atmosferi çizerek hicveden bir film. Bahsettiği dönem ve tartıştığı meseleler göz önüne alındığında film için, modern toplumun ironisidir denilebilir.
Filmi izlerken artık kendinizi mi vurursunuz, etrafa mı bilemiyorum. Ders verici niteliği oldukça yüksek olan bu filmde; her oynatılan, söylenilen şeyin bir anlamı var. İsimlerinden tutun ışıklarına kadar. Ne anlatabilirim bu film için diyemiyorum çünkü anlatabileceğim o kadar güzel bir olay kurgusu var ki spoiler vermekten kurtulamam diye düşünüyorum.
Filmin başından beri anlatıcısı başrolde bulunan Alex'tir. İzleyiciler tüm duygu, düşünce ve durumu Alex'in gözünden izler ve öyle karar verir. Filmi uzun zaman önce izlediğim halde unutamadığım, kafamın bir tarafına kazılmış bir sahnesi var. Alex bir olay sonrası eve geldiğinde "Bugünüm mükemmel geçti o halde bugünü güzel bir müzikle kapatmalıyım" .. Ha ne var bu sözde derseniz filmi izleyince beni daha iyi anlayacaksınız derim. Bethoween'ın 9. senfonisi bunu unutmayın...



REQUIM FOR A DREAM

3- Requim For a Dream (Bir Rüya için Ağıt)
Filmi bitirdiğinizde inanın kendinizi berbat bir halde hissedeceksiniz öyle ki film üzerinizde dehşet bir etki bırakacak. Dul, yaşlı ve aynı zamanda televizyona programına bağımlı bir kadın. Oğlu ise uyuşturucu batağında boğulmasına az kalmış bir bağımlı. Ne oluyor yani filmde hep bağımlılar mı var diyeceksiniz. Bu soruya cevap olarak evet diyebilirim. Derinliğine kadar hissedeceğiniz mükemmel bir psikolojik film. Kesinlikle önerimdir, izlemelisiniz.



DÖVÜŞ KLÜBÜ

4- Fight Club (Dövüş Klübü)
Bu filme nasıl başlasam bilemiyorum. Yani anlatıp anlatmama konusunda bile kararsızım. Hayatımın baş yapıtı olan bu film kadar beni etkileyen bir film daha olmamıştı. Her zaman bloğuma analizini yazmak istediğim ama bir türlü kıyamadığım bu filmi ilk burada önerebileceğim aklıma gelmezdi.
Başrolünde Edward Norton ve Brad Pitt var. Konusu çoklu kişilik bozukluğu yani bu filmi izlemeniz için daha başka ne anlatabilirim ki. Bunlar bile yetebilir inanın ki..
Uyku sorunları yaşayan Jack her türlü grupla psikolojik danışma veya terapisi her ne derseniz katılır. Bu sosyal grup ortamlarında tanıştığı, analizini yaptığı insanlar var ve tabi ki işler sarpa sarmaya başlayınca Tyler ile tanışır ve birlikte Dövüş Klubünü kurarlar. Dövüş Klubünün belirli kuralları vardır. Herkes uymak zorundadır. Analizi yaptığımda linkini şu alta bir yere koyacağım. İzlemeniz dileğiyle..



YEŞİL YOL
5- Green Mile (Yeşil Yol)
Forrest Gump, Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar ve 2017 yılında çıkan biyografik film Sully gibi bir çok imdb puanı yüksek olan filmlerin başrol oyuncusu Tom Hanks'i izliyoruz. Bir hapishanede gardiyanlık yapan Paul Edgecomb'un (Tom Hanks) görevi, hücrelerinden alınan idam mahkumlarını, elektrikli sandalyenin bulunduğu ölüm odasına kadar olan bir millik yeşil yoldan götürmektir. Edgecomb yıllar boyunca bu yoldan sayısız idam mahkumu nakleder. Ama hiçbirisi onu John Coffey kadar etkilemez. Oldukça iri yarı biri olan Coffey, iki küçük kızı öldürmek suçundan idama mahkum olmuştur. Ürkütücü görünümünün aksine oldukça duygulu ve karmaşık bir iç dünyası olan Coffey, bazı doğa üstü güçlere sahiptir. Edgecomb onunla yakınlaştıkça artık hiç beklenmedik yerlerde mucizelerin olabileceğine inanmaya başlayacaktır.


Seri halinde paylaştığım bu kült filmleri benim beğendiğim kadar sizin de beğenmenizi umuyorum. Sizin de bunların arasından izlediğiniz, beğendiniz var mı?

 Yorumlarınızı bekliyorum :)






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

the 100 2. SEZON İNCELEMESİ

        MERHABA ARKADAŞLAAAR        Bir önceki yayınımda yeni başladığım bir dizinin ilk sezonunun incelemesini yapmıştım. 2 gün gibi bir sürede de 2. sezonu (16 Bölüm)  bitirmiş bulunmaktayım. Bazı şeyleri öğrenme uğruna insanları denek olarak kullanır mısınız? Kendi bir grup halkınızı kurtarmak için 500 tane masum veya vahşi insanın canına kıyar mısınız?   Bir savaşta olduğunuzu düşünelim kalbinizle mi aklınızla mı hareket edersiniz? Güvendiğimiz insanlar güvenimizi kırarlar mı? Düşmanla ittifak kurmak ne kadar sağlıklı?          Bu soruları ve cevapları sık sık duyacağımız bir 2. sezona hazır olmalısınız...         1. sezonda ne olursa olsun öldürmeyen bir Ark halkı bir anda 2. sezonda cinayetlerin ortasına düşüyor resmen. Hiç beklemediğimiz insanlardan beklenmedik hareketlere şahit oluyoruz. Acaba bu kısmı biraz Game of Thrones'a benzetebilir miyiz? Yaşı küçük olmasına rağmen önder koltuğuna oturan bir Clarke . Her dediği yapılan

the 100 1. SEZON İNCELEMESİ

        MERHABA ARKADAŞLAR         Size yeni başladığım bir bilimkurgu-fantastik türünde bir diziden bahsedeceğim. The 100..         97 yıl önce Dünya'da yaşanan bir nükleer kıyamet bütün medeniyetleri çökertiyor, Dünyanın bir kısmını bitiriyor. Tek kurtulanlar 12 uluslar arası uzay istasyonunda yaşayan 400 kişi ama daha sonra bu 400 kişi 3 kuşak uzayda kalarak sayıları 4000'i buluyor. Ve hiç şaşırmayacağımız bir şeyle karşılaşıyoruz ki tabi ki o 4000 kişinin başkanı Amerika :) Buradaki insanların tek amacı hayatta kalmaktır ve burada idamla cezalandırılabilecek derecede kurallar vardır.         Konsey genç yaşlardan oluşan 100 tutukluyu Dünya'nın yaşanabilir bir yer olup olmadığını anlamak için Dünya'ya gönderir. Bu 100 kişiden sağlıktan anlayan Clarke(Eliza Taylor) , başkanın oğlu Wells(Eli Goree) , Astronot, tez canlı Finn(Thomas McDonall) ve kardeşler Bellamy(Bob Marley) ve Octavia(Maria Avgeropoulos). Ama Dünyada beklemedikleri olaylarla karşılaşırl

OLDBOY-İHTİYAR DELİKANLI FİLM ANALİZİ(IMDb 8.4/10)

Film sizi rahatsız edici bir boyutta olabilir? Nefret mi edeceksiniz? Yoksa sevecek misiniz? .. Oldboy, yönetmenliğini Park Chan-wook'un yaptığı; başrollerinde Min-Sik choi, Yoo Jie-tae ve Hye-jeong Kang’ın  mükemmel performans gösterdiği bir 2003 filmidir. Chan-woon kaliteli intikam senaryolarıyla dizili filmleriyle tanınmış ünlü bir yönetmendir. Aslında bu filmde 3'lü serisinden biridir ancak serideki filmlerinin birbirleriyle pek alakası yoktur, yani filmi izlerken ihtiyaç duyacağınız başka olaylar veya karakterler olmayacaktır. Quentin Tarantino yönetmen Chan Wook Park’ın çok büyük bir hayranı ve İhtiyar Delikanlı Tarantino’nun jüri başkanlığı yaptığı Cannes Film Festivali’nde Jüri özel ödülü olan Grand Prix’i aldı. Bu filmi yazmak için uzun zamandır düşünüyorum. O kadar yoğun kurgusu var ki size nasıl aktarayım diye derin düşüncelerin içerisindeyim. Tuttuğum notlar sayfa sayfa... Size içimdekileri tam anlamıyla ifade edebilecek miyim? Bol spoiler vermek zorunday