'Uğursuz Meryem'
Şu zamana kadar kaç kişi gelenekleri doğrultusunda ölüme gitti?
Kaç kişi şu töre denen ama bir noktada cahilliklerini oynayan bunca insanı izledi?
Mutluluk, Livaneli'nin 2002 yılında yayımladığı 376 sayfalık romanıdır.
Türkiye'de ve dünyada büyük yankı uyandıran ve pek çok ödül alan bu roman bir çok yazar, eleştirmen ve kitap yayınlarından yorum almıştır. New York Times, Yaşar Kemal...
Küçük bir kız çocuğu Meryem. Annesi onu doğururken ölünce herkes tarafında uğursuz olarak adlandırılan Meryem.
Van'da yaşayan Meryem, bir sabah köyün dışında tecavüze uğramış vaziyette bulunur. Peki sizce kim tarafından?
Diğer yanda Meryem'in amcaoğlu Cemal. Bir komando. Dağlarda vatan uğruna PKK ile savaşan bir komando. Babası, aynı zamanda Meryem'in de amcası; kasabanın veya köyün her ne olarak adlandırırsanız, Müslüman adı altında her türlü sapkınlığı yapan sözüm ona bir şeyh..
Diğer yanda Batılılaşma uğruna kendi milli kültürünü, değerlerini ve inançlarını hiçe sayan Profesör İrfan Kurudal. O kadar kitap okumuş, farklı kültürler tanımış, sosyal, zengin ama hasta ruhlu, sıkıntılı bir İrfan Kurudal.. Sen git yurtdışında burslu oku, zengin Aysel'e aşık ol, düğününe annenle babanı çağırmayacak kadar da saygısız ol. Olacak iş mi?
'İnsan insanın zehrini alır.'
Romanı okurken Livaneli'nin bazı görüşlerini apaçık olmasa da alttan vurgulayarak anlatması rahatsız edici bir boyuta ulaşabiliyor bazen. İslam'ın bu denli kötü gösterilmesi ya da aile kavramının bu derece boş verilmesi..
İslam adı altında yapılan tüm olumsuzlukları zaten bu dönemde de ülkeler arasındaki savaşlardan bile şahit olabiliyoruz. Birçok yurtdışında yaşayan insanın Müslümanları terörist olarak ya da bağnaz, yobaz insanlar olarak atfetmeleri hiç de şaşıracak bir şey olmaması gerek bu roman göre. Genellemeler hiç bir din, dil, kültür en önemlisi insan için yapılmamalı.
Meryem'i öldürmekle babası tarafından görevlendirilen Meryem ve Cemal'in hikayesine İstabul'da Profesör olarak yaşayan İrfan Kurudal'ın da katılmasıyla hikayemiz alevlenir. Dram türünde olan romanın filmi de Abdullah Oğuz tarafından sinemaya aktarılmış. Sakın bu cümleden sonra romanı okuyacağıma filmi izlerim diye bir düşünceye kapılmayın. Uyarlama olsa da filmin kurgusu daha farklı ve karakter yansıtması oldukça zayıf. Hatta neredeyse okuduğunuz romanın yüzde 20'sinin yansıtıldığını söylesem yeridir.
Peki siz bana katılıyor musunuz?
Yorumlar
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bekliyorum :)